Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki:
Dinimiz, baştan sona iyilik etmek, din kardeşine faydalı olmak dinidir. Bir Müslümanın, din kardeşinin dünya veya âhiret iyiliğine koşması, kendisi için yaptığı nafile ibadetlerin toplamından daha kıymetlidir. Bütün bu hizmetlerin, ibadetlerin kabul olması için de ihlâs, yani Allah için yapmak şarttır. Bir menfaat için veya başkaları beğensin diye yapılan şey, ne olursa olsun, hiç kıymeti yoktur. Hizmetlerin ve ibadetlerin kokusu, tadı ve lezzeti, ihlâstır. İhlâsla yapılan bir hizmet, bir ibadet, tam istenildiği gibi olmasa da, mis gibi, taze çiçek gibi olur. Fakat ihlâssız yapıldığında, en güzel şey dahi ruhsuz ve kıymetsiz, yapma çiçek gibi kokusuz olur.
İhlâs şarttır. Konuşurken, dinlerken, evlenirken, iş kurarken, ibadet ederken, başka bir menfaat beklemeden, hep Allah için yapmalı. Rıza-ı ilahiden başka bir şey karışsa, bir bardak temiz suya bir damla idrar düşmüş gibi olur ve insan artık o suyu içemez. Onun için Allahü teâlâ, hâlis ibadeti sever ve âhirette de saadete ihlaslılar erer. Ötekilerin hesabı zor olur.
Kim ne ederse, kendine eder. İyilik eden, iyilik; kötülük eden, kötülük bulur. Yani insan, iyiliği de kötülüğü de hem başkasına, hem kendisine etmektedir. Başkasını ateşte yanmaktan kurtaranın, kendisi de kurtulur, bundan daha büyük iyilik olur mu? Diğer taraftan, kötülük yapıp can yakanın, kendisi de yanar.
Dünya öyle bir hayâl, öyle bir serap ki, hiç kimse ona kavuşamadı ve yetişemedi. Hâl böyleyken, herkes o serabın peşinde koşuyor. Çölde ağaç ve su göründüğünde, insan koşar, oraya varır, ama az önce gördüklerinin biraz daha ileriye gitmiş olduğunu görür. Bir daha gider, fakat ağaç ve su biraz daha ileriye gitmiştir. İşte insanlar bu felaket ve haraplık içerisinde, çölde serap peşinde koşar gibi, mal mülk, mevki makam ve rütbe peşinde koşuyorlar. Ama bunların hiçbirinin kıymeti yoktur. Çünkü hepsi hayâldir. Allahü teâlâ, dünyada iman ve akıldan sonra, en kıymetli olarak, vakti yaratmıştır. O hâlde, vaktin kıymetini bilmeliyiz. An, bu andır. Bir kelime-i tevhid söylersek, yani (Lâ ilâhe illallah Muhammeden resulullah) dersek terazinin ağırlığı değişebilir ve Cennete gideriz.
Bu yazıları kaçırmayın:
Depremi kim yapıyor?
Sual: Bir ateist, (Yağmurların karların yağması, tsunami, deprem gibi bütün doğa olayları kendiliğinden meydana gelir. Depremi Allah'ın ...
-
Sual: Halk arasında, (Namaza başlayıp bırakmak, sonra tekrar başlayıp tekrar bırakmak, hiç kılmamaktan daha büyük günah olur. Bıraktıkta...
-
Sual: Yakasız gömlekli biri, “(Bir kavme benzeyen onlardandır) hadisi gereğince, kâfir olmamak için yakalı gömlek giymiyorum” diyor. Kâf...
-
Sual: Feministlere yaranmaya çalışan bazı kişiler, kadın erkek eşitliğini savunuyorlar. (Allah’ın kadın kullarını Allah’ın mescitlerinde...
-
Sual: (İyilikten maraz doğar) diyorlar. İyilik ettiklerimden kötülük görüyorum. Kimseye iyilik etmemek mi gerekir? CEVAP İyilere iyilik ...
-
Sual: Müslüman olan yaşlı bir yabancı, sünnet olmasa, günah olur mu? CEVAP Hayır, günah olmaz, ama çocukları sünnet ettirmek İslam’ın şiar...
-
Sual: Ş. Yeşil isimli biri, Sünnîlere (Sizi sofular) diye saldırmış. Ömer Nasuhi Hoca da yazdığı Ashab-ı kiram kitabında, onun sofular sözün...
-
Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: Bir işin sonunda Allahü teâlânın rızası yoksa, bu iş niye yapılır ve niye birbirine bu tavsiye edilir ki?...
-
Sual: Amentü’de bildirildiği gibi, hayrı da, şerri de yaratan Allah olunca, (Sevab veya günah kazanmak da bizim elimizde olmuyor) diye ina...
-
Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: İmam-ı Rabbânî hazretlerinin zamanında da, şimdiki kadar olmasa da, helalle haram, sünnetle bi’dat bir...
-
Sual: (Hamamdan çıkarken, soğuk suyla duş almak iyidir) diyorlar. Uygun olur mu? CEVAP Bu tıbbî bir sualdir. Biz bilemeyiz. Zararı veya fa...
0 yorum: